“Her ilişkimde aynı şeyi yaşıyorum.”

“Tüm ilişkilerim aldatılma hikayeleriyle bitiyor.”

“Ben elimden geleni yapıyorum, tüm fedakarlıklarıma rağmen ilişkilerim bir yerde bitiyor.”

“Kendimi ilişkilerimde yeterince değerli hissedemiyorum.”

Çünkü Venüs, size bir şeyler anlatmak istiyor. Doğduğunuz anda Venüs, her gezegen gibi bir eve ve bir burca yerleşiyor, ilişkiyi yaşayış biçimimizi yerleştiği burç ve ev gösteriyor, senaryosunu ise iletişime geçtiği diğer gezegenlerle yazıyor. Yani doğum haritanız bir sahne, Venüs bir role bürünüp, yazılan senaryoyu oynuyor.

Satürn ile yaptığı sert açılarda bunu sevgi yönünde değersizlik, kendini değersiz hissetme, karşı taraftan gelen sevginin kısıtlanması ya da kendini sevilmeye layık görememe olarak oynuyor.

Neptün ile yaptığı sert açılarla kanmaya ve kandırılmaya açık oluyor, gerçekleri görmekte zorlanıyor, fedakarlığı had safhaya çıkarıyor, kurban oluyor ve kendine acıyarak filmi sona erdiriyor.

Pluto ile yaptığı sert açılarda ilişkiler ve sevgi, tutku ve kıskançlık duygularıyla sınanıyor, ya Venüs fazla kıskanıyor ve kendini yok ediyor ya da tutkuyla aşkı karıştırıyor, senaryo can yakan bir acıyla bitiyor.

Peki bu filmler hiç istediğimiz gibi bitmez mi? Bu bir kader mi, hiç değişmez mi?

Elbette değişir. Yapılan her açının sonsuz olasılığı vardır, soru hep aynı yerden geliyor ve sonuç değişmiyorsa, gidiş yolundan puan alamayız, burada yolu değiştirmek gerekir, bunun yolu da sorunun karşısına bir “ayna” koymaktır. Çünkü o zaman ardımızda kalan sahne görünür olur.

Eğer karşımızdan yeterli değeri göremediğimizi düşünüyorsak, biz kendimize değer vermiyoruzdur. Senaryonun altı çizilen replikleri “Sevilmeye layık değilim”, “yeterince güzel değilim”, “yeterince güçlü değilim” olur ve bunları değiştirmediğimiz müddetçe aynı film döne döne oynar. “Her ilişkimde kendimi feda ettim, kendimden ödün verdim”, “Gerçekleri göremedim, hiç hayal ettiğim gibi bitmedi.” diye bağırıyorsa oyuncu, önündeki sis perdesini kaldırmamıştır. Hayalindeki ilişkiye aşıktır, gerçek olanı değil zihnindekini oynuyordur ve sisler dağıldığında hayaller ve gerçekler taban tabana zıttır, sonu da hayal kırıklığıyla biter.

Oysa “ben değerliyim” demek, “bir ilişkiyi sürdürmek için yalnızca benim bir şeyler yapmam yetmez, peki ben ne gördüm?” demek, “bu benim yarattığım bir gerçeklik olabilir, kendimi kandırmak istemiyorum” kararını vermek aynı açıları bizim lehimize çalıştırır.

Venüs’ün özü sevgi ve değerdir, sevdiğimiz, değer verdiğimiz, iyi hissettiğimiz, güzel gördüğümüz her şey Venüs’ün kontrolündedir. O bizim mutsuz olmamızı istemez, özümüzü sevmemizi ister. Çünkü bilir ki sevgi önce ruhta başlar. Önce kendimizi güzel görmemiz, kendimizi değerli hissetmemiz, kendimizi sevmemiz gerekir. Bu yüzden her ilişkide “hep aynı şeyler yaşanıyorsa” “soru hep aynı yerden geliyorsa” “final hep aynı sonuçla bitiyorsa” henüz Venüs’ün asıl repliklerini duymamışız ve onun asıl filmini izlememişizdir.

Tekrar dönün ve dinleyin, bu aralar Venüs onu duymanızı çok istiyor. Bu kez perde açıldığında Venüs bırakın da kendisini oynasın, olduğu gibi.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir