Son günlerde çok fazla “hayatım değişti” “her şey alt üst oldu” yorumu, mesajı ya da duyumu alıyorum. Bunların elbette bir sebebi var, evren bizi dönüştürüyor.

Çünkü Uranüs ani, sarsıcı, sürprizlerle dolu etkiler yaratır. Yenidir, gelecektir, geçmişi sevmez. Sabit olana, değişmez, sarsılmaz olana karşı çıkar. Çünkü o uyanıştır, çoğu zaman da derin uykuda olanları sarsarak, belki buzlu su dökerek uyandırır 🙂 Çünkü alışkanlıklar bizi eylemsizliğe sürükler, oysa her şeyin bir vadesi vardır ve dolduğunda hayatımızdan çıkar.

Senelerce oturduğunuz, her tarafı dökülse de muhitine, komşularına, her odasına alıştığınız bir eviniz var. Burası sizin konfor alanınız, burası size göre “güvenli”, aslında bir depremde yıkılabilecek kadar eskimiş. Artık yeni bir evde oturmanız, oradan çıkmanız şart. İşte direnip çıkmadığınızda Uranüs, orayı sarsar ve sizi oradan çıkarır. Daha iyisi için, sizin için yapar bunu.

Körü körüne bağlı kaldığınız ilişkiniz, kendinize ne kadar zarar verdiğinizi fark etmeden sürer gider. Belki aylar, belki yıllarca. Çünkü siz ona bağlı değil “bağımlısınızdır.” Uranüs bir gün gelir, sizi sarsarak o ilişkiden kopartır. O an için “eyvah” “dünya başıma yıkıldı” deseniz de bir süre sonra “iyi ki” dersiniz. Çünkü o ilişkinin enerjisi artık size iyi gelmiyordur, bu sadece bir alışkanlıktır ve henüz uyandırmadığınız “yeni size” uygun değildir. Uranüs daha sonra keşke demeyin diye, şimdi yapacağını yapar. Yıllarca çalıştığınız işinizden aniden çıkarılırsınız. İşsiz kaldığınıza üzülürsünüz, ancak aslında size hiç de uygun olmayan, sinirlerinizi yıpratan bir iştir ve sizin artık yeni, başka, size ait bir iş yapmanız gerekmektedir. Uranüs devreye girer ve sizi silkeleyerek yeni hayatınıza gönderir, ister ki fark edin, sizinle uyumlanan şeyi bulun ve vaktinizi buna ayırın.

Peki böyle şeyler yaşayınca ne yapmalıyız? Kendimize acımalı mıyız? Oturup ağlamalı mıyız? Sizce Uranüs sadece siz kendinizi kurban görün diye bunları yapıyor olabilir mi?

Bir kere bunları yapacak vaktimiz yok, artık çağımız çok hızlı, oturup halimize ağlanacak zamanımız gerçekten yok. Bunları yaşamamızın sebebi uzunca bir süredir derin bir uykuda olmamız ve artık uyanıp, kalkıp, kendimiz için bir şeyler yapmamız gerektiğinden. Neler değişti? Neden değişti? Orada her şey gerçekten de çok mu mükemmeldi? Hayatımızda her şey ruhumuzun tekamülü için. Yaşıyorsak gerçekten bir sebebi olduğundan. Arkasından bakıp ağlamanın kimseye faydası yok, yapmamız gereken baktığımızda gerçek sebebi görebilmek ve direnmeden dönüşüme ayak uydurmak.

Artık bir uyanış sürecindeyiz. Eskiye, geçmişe, bağımlı olduklarımıza, bize iyi gelmediğini fark edemediklerimize öyle ya da böyle elveda. Bu döneme en çok uyacak alıntı şüphesiz;

“Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Şems-i Tebrizi.

Hadi uyan, kurban değilsin. Kendine acıma, şefkat göster. Değişen değişmesi gerektiği için değişti. Madem uyandın, yatakta boş boş yatmanın faydası yok 🙂 Kalk ve yeni günün gerektirdiği her ne ise onu yap.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir