27 Aralık’ta Yengeç burcunun 4 derecesinde Yengeç Burcunda Dolunay yaşayacağız. 2023’ün 7 Ocak’ında yine bir Yengeç Dolunayı ile başlamıştık yıla, şimdi aynı yerde bir dolunayla kapatıyoruz. Yani bize diyor ki evet birçok şey yaşadık, unutması zor, ama büyüdük, büyüyoruz, iyileşmek için bir sayfayı daha kapatıyoruz.

Son zamanlarda yaşanan sert açıların ardından, hatta oldukça sert zamanlara birçok kez şahitlik eden koca bir senenin ardından bu dolunay bize yumuşacık gelecek. Çünkü şefkati hatırlatacak, anne karnı gibi yumuşacık, korunaklı yanlarımızı hatırlatacak, belki sakladığımız kutuları açacak, belki de bizi bizzat saklandığımız dolaplardan çıkaracak. Oyun bitti sandığımız yerden, bambaşka bir kurguyla yeniden başlayacak. 

Dolunaya Jüpiter ve Satürn’den çok güzel destekler var bu kez, yaşadıklarımızın aslında birer ödül olduğunu da fark ettirecek bize bunlar. Bazen akan gözyaşlarımıza iyi ki dedirtecek, sabrettiysek, hak yemediysek, kimsenin gözündeki yaşın sebebi olmadıysak işimiz çok daha kolay, zira adalet gezegenleri Satürn ve Jüpiter bu kez kırılan minnoş kalplerin ilaçlarını sunmaya geliyor. Ancak bunun için bizden istediği bazı şeyler de var tabi, iyileşmeye gönülden niyetli olmak, içimizde kin, öfke, kızgınlık gibi bizi iyice dibe çeken duygular varsa onlardan da arınmak. 

Yengeç vurgusunun olduğu yerde korunma, huzur, en derin bağlar, içsel koruyucularımız, sezgilerimiz ve elbette en yoğun duygular da vardır. Bunlar öyle güçlüdür ki ne yaparsak yapalım kopmayacak türden, ne kadar kaçsak da saklanamayacak yapıda olan enerjilerdir özünde. Nasıl bir çocuk için gördüğü her şey gerçek, hissettiği her duygu büyükse, biz de tıpkı böyle bir çocuk gibi her şeyi yoğun, derin ve gerçek haliyle sezebiliriz bu dolunayda. O nedenle hem duyguların hem de sezgilerin kapıları sonuna kadar çarpa çarpa açılıyor.

Bazı durumlar bu yılla birlikte bizi daha da geçmişe götürebilir, birbirini tekrar eden sıkıntı veya anılar tekrar gözümüzde canlanabilir, bizi biraz daha kırılgan ve hassas yapabilir. Ancak bu elbette çıkış yolu değil bizim için, zira aslında bu dolunay “her şeye rağmen şükretmek, ‘iyi ki’ diyebilmek” de istiyor. Çünkü diyor ki “affetmeden, iyileşemezsin. Kendini affet, kızdıklarını da. Affetmeden özgürleşemezsin. Yeniden doğmaksa bu, hatta bazen sadece doğmaksa, arınmadan bu dünyaya yeniden gelemezsin.”

Dolunay anının süper iyicil enerjileri arasında Venüs Neptün üçgeni de var, yani ilahi sevgiye yaklaşmak, koşulsuz sevgiyi tanımak, minnet duygusuyla dolmak, huzurlu ve güvende hissetmek, her şeyin ötesinde kendimize duyduğumuz şefkati dillendirebilmek, kendimizi sevebilmek, kabulün huzurunu tadabilmek de var. Haliyle enerji iyileştikçe yeni yılı da sevgi ve şükranla dolu bir kalple karşılamamıza olanak tanımakta bu yerleşim.

Gerek Jüpiter gerekse Satürn’ün fazlasıyla güzel destekleri de ödül zamanının geldiğini işaret etmekte. Belki bir hayali gerçek yapmak için, belki bir düşünceyi büyütebilmek için, belki kendimizi onurlandırıp aklımızdan geçenlerin, hak ettiklerimizin sorumluluğunu alabilmek için kolları sıvama zamanının da geldiğini söylüyor bize. Evet ne yaşta olursak olalım elbette çocuk kalan yanlarımız var ancak büyümemiz gereken yerlerin sorumlulukları da var, ancak böyle o dolapta saklanan çocuğa gurur duyabileceği şeyler verebilir, onu büyümek için heveslendirebiliriz 🙂

Evet gerçekten dolunayın güzel açıları çok ancak bu hiç dikkat edilecek yanı yok da demek değil, Retro Merkür, Mars’a yaklaşırken bir yandan da Neptün’den bu ikisine sert bir kare açı var. İç dünyamızla haşır neşir olurken, kendimizle bu denli hassas bir bağ kurmuşken dışarıda bizi bekleyen bazı kandırmacalı işler veya kişiler dolaşabilir, bizim bu yumuşacık karnımızdan faydalanabilirler, yalan haberler, aldatmalar veya sahtecilik, suiistimal gibi konulara ekstra dikkat. Her duyduğumuza hemen inanmadan, kendimizi hemen kaptırmadan hareket etmek mühim.

Bu uyarıyı da yaptıktan sonra buram buram naftalin ve beyaz sabun kokan, yumurtalı ekmekle kovboy filmi eşliğinde yapılan Pazar kahvaltısı tadında bu dolunayı sevgiyle kucaklayalım. Affedelim, şefkatin o doyulmaz tadını da bu kahvaltıya ekleyelim. Zira;

Yeniden doğmaksa bu, hatta bazen sadece doğmaksa, arınmadan bu dünyaya yeniden gelemezsin.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir